Evet, Turing’in burada ofisi yok. Bizim gibi bunu web sitelerinde son dakika görüp yola çıkmadan önce nerede yeşil sigorta yaptırırız diye düşünenlerdenseniz tasalanmayın. Dereköy’de yeşil sigorta yapan bir firma mevcut. Hatta 25 yıldır oradalarmış. İnternette bulamadım, koştur koştur sigorta yaptırıp yola çıktım dedim, ama biz hep buradayız dediler. Birilerine faydamız olur belki. Fotoğrafını da koyalım da tam emin olun 🙂
İlk görenin anlamakta zorlanacağı bir şekilde 5-6 km uzunluğunda bir kuyruktan bahsediyorum. Araba ile geçenler TIR’ların solundan kaptırıp geçiyorlar ve hem bizim tarafta hem de Bulgar tarafında TIR’lar ayrı bir kapıdan geçtikleri için pek farkedilmiyor ama adamlar kapıyı geçmek için 2-3 gün harcıyorlarmış. İnanılmaz geliyor. TIR şöförü olmanın ilk şartı sabır olsa gerek. Yollar bitmez derler ama gümrük kapıları haricinde pek de trafikle işleri olmuyor aslında. İstanbul başka tabi 🙂
Bulgaristan’da benzinlikten kafeye, restorandan otele her yerde tuvaletler çok bakımlı ve pırıl pırıl. Muhtemelen tuvalet temizliği ile ilgili bir eğitim parçası var hepsinde. O kadar ki, otoyol kenarındaki bir benzinliğin tuvaletinin yeni yapıldığını ve ilk kullanan olduğumu bile iddia edebilirdim. Bu konu hakkında fikri olan birisi olsa da bizim ülkemize de aynı uygulamayı yapsak ne kadar güzel olur. Temizlik önemli.
Bu saygısızlık bazen düzelir gibi görünse de, polis olmayan her yol kesiminde tekrar başlıyor. Trafik sıkıştığı anda emniyet şeridinden giden ve üstüne normal şeridinde gidenlere yol vermesi için küfür eder gibi korna çalan, selektör yapan sürücülerden bahsediyorum. Hak yiyorlar. Yolunda giden insanların zamanını çalıyorlar. En basit bir fatura kuyruğunu bile bekleyemeyen saygısız insanlar bu kişiler.
Hadi diyelim ki otomobiller nispeten kısa ve olası bir acil durumda sola sola sıkışarak yolu açabilirler. Ama halk otobüslerine ne demeli? Ya da personel servislerine? Hatta o servislerde rahat rahat oturan ve uyuyan şık beyaz yakalılara? Kendileri kullanmıyorlar diye sorumlu olmuyorlar mı? Görmedim mi diyecekler? Halk otobüsünde yolculuk edenler şöföre söyleseler kavga çıkar, onu biliyoruz. Ama servis şöförüne çalıştığı şirket para ödüyor. Kurallara uymasını isteyebilirler. O araçların üzerinde çalıştıkları kurumun logosu olsa, sağ tekerini bile yoldan çıkaramaz ama kimse bilmiyor diye gönülleri rahat mı acaba?
Bu sabah bir polis aracının yanında durdum ve emniyet şeridi artık iyice yolun bir parçası haline gelmiş bir bölgeden bahsettim. “Ya, evet, biliyoruz ama orası bizim bölgemiz değil.” dedi. Onun bölgesi değil ama benim yolum. O da benim polisim. O bölgenin polisini bulmak lazım herhalde. Basit bir vatandaş olarak ne yapmak lazım bilmiyorum gerçekten. Polis zoru ile emniyet şeridinden uzaklaştırılanların polis olmadığını anladıklarında tekrar girme alışkanlıklarını bozmazsak ne yapsak boş sanırım.
Aslında basit. Köprülere belediye 2017 yılında şu kadar m2 park yaptı, şu kadar adet ekmek üretti yazacaklarına, “Emniyet şeridine girme, hak yeme” yazsalar, belki hak yemekten korkan kişiler hem hak yemezler, hem de haklarını yedirtmezler. Kimin kim olduğunun bilinmediği günümüzde trafikte başkasıyla tartışmak kolay değil. Toplumun bu konuyu sahiplenmesi lazım.
Uzmanlığım değil, toplumsal birliktelikten bahsedemem ama yapmayın be kardeşim, hakkımızı yemeyin. Saygısızlık sorun değilse de zamanımızı çalmaktan, hakkımızı yemekten korkun bari.
Acil bir durumda sizin yüzünüzden kullanılamayacak olan emniyet şeridinde bulunmanızın vereceği vicdan azabını tahmin etmenizi zaten beklemiyorum.
BMW’nin kullandığı torx anahtarları herkesin alet çantasında bulunmadığından en ufak vida açma işinde çaresiz kalıyorsunuz. Torx anahtarları hem her yerde bulamıyorsunuz hem de hangi numara almanız gerektiğini bilemiyorsunuz.
T5, T10, T15, T20 gibi çok değişik boyutta torx uçları var ancak bunları görüp anlamak pek mümkün değil. Bu nedenle motorun üstündeki açmak istediğim vidanın yaklaşık iç enini ölçtüm. Sonra web’de gezinip torx uçların kaç milimetre eninde olduğunu buldum. Mantıklı geldi ve bir torx anahtar seti siparişi verdim.
Set elime geçtiğinde T50 diye tahmin ettiğim vidaya gerçekten T50 olan uydu. Şimdi elimde T10 ile T50 arasındaki ölçüleri içeren bir set bulunuyor ve sanki tüm vidaları açabilecek gibi hissediyorum.
Setin yanına bir silgi koyup fotoğrafını da ekledim ki boyutlar daha net anlaşılsın.
Hafta sonunda hava da güneşliyse sahilde dolaşmaya gelen çok kişi oluyor. Çocukların kumda ve deniz kenarında oynamayı ne kadar sevdiklerini ve koca kış boyunca denizi özlemiş olduklarını anlıyorsunuz. Karadeniz de bir başka hani. İstanbul’da Marmara ile iç içe yaşasak da deniz denince Karadeniz çok daha iyi hissettiriyor sanki. 1 haziran’a kadar Şile sahiline arabayla girerken ücret de istenmiyor bu arada.
Çok merak edilen ve genelde zahmetli olduğuna inanılan yurtdışına arabayla çıkmak konusunu anlatalım. Sırasıyla önemli konuların üzerinden geçelim. Mekan örneği olarak İpsala sınır kapısını düşünebilirsiniz.
Ehliyet – Şöförün yeni ehliyeti olmalı. Eski ehliyet ile de çıkılır ancak boşuna masraf edip uluslararası ehliyet çıkarmanız gerekiyor. Yeni ehliyet ile bu sorun kalmadı. İlla eski ehliyet ile çıkmanız gerekiyorsa Turing’den ücretini ödeyerek uluslararası ehliyet alabilirsiniz. Turing ofisi olan sınır kapılarından tabi. Bu bilgilerin en güncel halini şuradan alabilirsiniz.
Araba kimin? – Kendi aracınız ise sorun yok. Başkasının ise ya da şirket aracıysa sahibinin noterden izin belgesi vermesi gerekiyor. Şirket sizinse ya da imza yetkiniz varsa imza sirküsü yanınızda olmalı. Kiralık araç ise aracın sahibi olan şirketten adınıza düzenlenmiş izin belgesi gerekiyor. Yani ya sizin olacak ya izin belgeniz olacak. İzin belgesi ve imza sirküsünün Türkçe olması yeterli, çıkarken bizim taraf bakıyor, karşı taraf ise temel bilgileri kontrol ediyor, belgenin ingilizce ya da yerel dilde olmasına gerek yok.
Yeşil sigorta – Trafik sigortasının yurtdışı için olan versiyonu. En az 15 günlük, en çok bir yıllık yapılabiliyor. Trafik sigortası satan her sigortacıdan yaptırabilirsiniz. Trafik sigortanızın süresi bitmişse yaptıramazsınız. Unutmuşsanız ya da önden uğraşmak istemezseniz İpsala gibi büyük sınır kapılarında Turing ofisleri var, 24 saat açıklar, aynı bedele çıkmadan hemen önce oradan yaptırabilirsiniz. Bedeli euro olarak hesaplanır ve şuradan güncel bedelleri görebilirsiniz. Mesela arabalar için 15 günlük sigorta bedeli 47 € civarında. Kredi kartı ile ödeyebilirsiniz.
Başka ne lazım? – Hiçbir şey. Aracınız ile önce gümrük kapısı girişinde plaka ve isim yazdırarak içeriye girersiniz. Sonra ilk kulübede pasaport polisine pasaport verirsiniz, ruhsat sormaz. Yurtdışı çıkış pulu da lazım tabi, genelde oralarda bir yerde satılır. Pasaport sonrası ileriye devam edip gümrük kulübesine geçersiniz, ruhsat, vekalet, şöför pasaportu ister. Aracı kaydeder, isterse bagaja falan bakar. Devam edip kapıdan çıkarken plaka ve isimden son bir kontrol yaparlar. Bizim taraf ne ehliyete bakar ne de yeşil sigortaya.
Karşı tarafta neye bakıyorlar? – Genelde tek kulübede iş biter. Pasaport, ruhsat, vekalet, yeşil sigorta verirsiniz, kaydeder geri verirler. Ehliyet sorarsa yeni ehliyeti gösterirsiniz, yoksa uluslararası ehliyeti. İkisi de yoksa geri gönderirler. Yeni ehliyet işi başladığından beri pek ehliyet sormuyorlardı, son iki seferde de sordular. Neden bilinmez. Eğer Yunan adalarına çıkacaksanız kimse ehliyet sormaz, eski de olsa gidin, çok gittim hiç sormadılar.
Koskoca şehirde turistik yerlerde bir tane bile oturacak bank yok. İlla bir merdivene falan oturmanız lazım. Ya da bir kafeye oturacaksınız. Eğer kahve içerken zaman kaybetmek istemiyorsanız yandınız.
Manzarası. İsa heykelinin olduğu Corcovado ve şehirin önüne “buyrun teleferikle çıkılacak şahane bir tepe” dercesine bırakılmış olan Sugar Loaf, her ikisi de muhteşem ve bambaşka manzaralar sunuyor. İsa’ya çıkamayanlar Sugar Loaf ile yetinebilirler çünkü İsa şehir merkezine biraz uzak kalıyor ve daha çok güneydeki göl ve Copacabana, Ipanema gibi plajları daha net görüyor.
Kumsal çok güzel. Kumda yürüyüş yapmak ya da top oynamak çok güzel. Ama deniz güzel değil. Sıcaklığı iyi ama çok bulanık. Dalgalar dışarıdan belli olmuyor ama çok yüksek. İnsan dalgaların altından geçmeye çalışmaktan yoruluyor. Kıyıdan ayrılıp açığa gitmeye cesaret etmek de zor. Kıyıda suya batıp çıkmaya denize girmek diyorsanız buyrunuz.
Yanıtla
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.